ÇEREZ AYARLARI

Bu web sitesi çerezler kullanır

Bu web sitesi kullanıcı deneyimini iyileştirmek için çerezler kullanır. Web sitemizi kullanmak suretiyle tüm çerezlere Çerez Politikamız uyarınca onay vermiş olursunuz. Daha fazlasını oku.

EN

Deprem Hakkında
Her Şey

Kurucumuz ve Onursal Başkanımız Aydın Doğan ile Onursal Başkan Vekilimiz Sema Doğan’ın öncülüğünde Aydın Doğan Vakfı olarak Türkiye’ye bir çok eser kazandırdık. Bu kalıcı eserler ile topluma katkıda bulunmaya ve bir çok alanda eşitsizliği önlemeye katkı sağlayan projeler gerçekleştirmeye devam ediyoruz.

Türkiye bir deprem ülkesi. Milyonlarca yıldır meydana gelen depremler Anadolu coğrafyasını şekillendirmiş, şekillendirmeye de devam ediyor. Ancak bu muhteşem doğa olayı her meydana geldiğinde ülkemizde büyük can ve mal kayıplarına yol açıyor.

Deprem ne kadar büyük olursa olsun etkisi kısa sürede yok oluyor, bildiklerimizi de unutuyoruz. Bilgi eksikliği ya da yanlış bilgi bir toplum için son derece tehlikelidir. Bilgi toplumu olmadan gelişmek mümkün değildir. Bilgilenmek aydınlanmaktır.

Hazırlayan: Doç. Dr. Yıldırım Güngör
Fotoğraflar: Doç. Dr. Yıldırım Güngör

Dünya üzerinde neden deprem olur?

Dünya üzerinde meydana gelen depremlerin çok büyük bir kısmı levhaların hareketlerine bağlıdır. Depremlerin dünyanın belli noktalarında yoğunlaşması tesadüf değildir. Dünya hareket eden bir canlı gibidir. Üzerinde yaşadığımız yer kabuğu yani kıtalar, levha adı verilen devasa büyüklükteki katı ama kırılgan bir yapının üzerinde duruyor. Bu yapı da mantonun üzerinde yüzüyor.  Dünya üzerindeki depremlerin büyük çoğunluğu bu levhaların birbirlerine göre açılmaları veya belli noktalarda birbirleri ile çarpışmaları sonucunda oluşurlar. Bu çarpışma ve açılma olayları yerkabuğunda kırılmalara yol açar ve ortaya çıkan enerji depremi oluşturur. 

FOTOĞRAF GALERİSİ

Kırılmalara yol açan enerji nasıl birikir?

Bir noktada kırılmanın olması için o noktada büyük bir enerji birikiminin olması lazımdır. Bunu basit bir örnekle açıklayalım: Bir fay üzerinde batı yönünde yılda 2 santimetrelik bir kayma olduğunu varsayalım. Bu kayma her yıl gerçekleşirse bu fay üzerinde deprem olmaz. Ancak bu kayma başka bir blok tarafından engellenirse, iki bloğun birleştiği noktada her yıl 2 santimetrelik bir enerji birikir. Bu 10 yılda 20 santimetre 100 yılda 200 santimetrelik bir enerji birikimi demektir. Bu noktanın batıya doğru gitmeye çalışan fayın enerjisine direnemeyip bir gün kırılacağı kesindir. Bu kırılma anında o noktada biriken enerji açığa çıkar ve deprem dalgaları olarak yüzeye yayılır.  

FOTOĞRAF GALERİSİ

Depremlerin olması bize ne anlatır?

Astrofizikçiler galaksimizde yaşam olması muhtemel bir gezegen ararken önce o gezegenin jeolojik olarak aktif olup olmadığına bakarlar. Jeolojik olarak aktif olan bir gezegenin çekirdeği enerji üretir. Bu da gezegenin bir atmosferi olabileceği anlamına gelir.

Dünya üzerinde deprem olması da Dünya’nın çekirdeğinin enerji ürettiği anlamına gelir. Enerji üreten bir çekirdek dünyanın yaşam kaynağıdır. Çünkü enerji biterse önce volkanlar susar,  sonra depremler biter, Dünya’nın manyetik alanı yok olur ve dünya yavaş yavaş Mars’a benzemeye başlar. Bu da canlılar için yaşam şartlarının hızla yok olacağı anlamına gelir.

Yani depremlerin meydana gelmesi Dünya’mızın canlılığı koruduğunun en büyük delilidir.  

FOTOĞRAF GALERİSİ

Depremler önceden tahmin edilebilir mi?

Dünya üzerinde günde ortalama birden fazla 5 veya daha büyük depremler meydana geliyor. Ancak buna rağmen bir bölgede ne zaman deprem olacağını tahmin etmek mümkün değil. Yerbilimciler bir bölgede daha önce meydana gelmiş depremlere ve bu depremlerin tekrarlama sıklıklarına bakarak bir sonraki depremin büyüklüğü ve yaklaşık yeri hakkında tahminde bulunabiliyorlar. Ama depremin ne zaman olacağını tahmin etmeleri mümkün değil.

Bir depremden sonra ortaya çıkan bazı şahıslar “depremi önceden bildim” diyerek insanları kandırıp çıkar elde etmektedirler. Ama bu güne kadar hiç kimse depremin büyüklüğünü, yerini ve saatini daha önce bilemedi, bilmesine de olanak yok.

Depremin yeri ve büyüklüğü ile ilgili bir tahminde bulunulabilir ama depremin ne zaman olacağı hakkında tahminde bulunmak mümkün değil.

Deprem riski olan bölgeleri önceden bilebilir miyiz?

Evet, bu mümkün. Bir bölgenin aktif tektonik yapısı biliniyorsa o bölgenin deprem riski de bellidir. Ancak önemli olan deprem riskini bilmek değil bu riski görerek gerekli önlemleri almaktır. Yerbilimciler bugün Türkiye’nin hangi noktalarında deprem olacağını biliyor ve önlem alınması için uğraşıyorlar. Toplumların deprem riskini bilmeleri ve buna göre yerleşim politikaları geliştirmeleri depremlerin en az zararla atlatılması için yeterlidir.

Türkiye bir deprem ülkesi midir?

Türkiye Dünya’nın en önemli deprem ülkelerinden biridir. Bunun en önemli nedeni jeolojik konumudur. Anadolu, Avrupa ve Arap levhalarının birleştiği yerin Türkiye’de olması, ülkemizin tektonik olarak çok aktif olmasına neden oluyor. Arabistan levhasının sıkıştırması ve Afrika levhasının da Anadolu’nun altına dalması nedeniyle Kuzey Anadolu Fay Zonu (KAFZ) ve Doğu Anadolu Fay Zonu (KAFZ) gibi dünyanın önemli doğrultu atımlı fay sistemleri meydana gelmiş. Bu iki fay zonu üzerinde tarih boyunca çok büyük depremler olmuş. Bunların yanı sıra Ege gerilme sistemi ile doğu Anadolu’daki sıkışmalar da büyük depremlere yol açmaktadırlar. Bu tektonik rejim Türkiye’de 485 civarında diri fayın oluşmasına neden olmuş.

FOTOĞRAF GALERİSİ

Diri Fay Nedir?

Geçmişte 5.5 veya daha büyük depremler üreten, gelecekte de yine aynı büyüklüklerde deprem üretme potansiyeli olan faylara diri fay deniyor. Yani diri faylar aktif faylardır ve bu fayların geçtiği yerlerde deprem olma riski çok fazladır. MTA’nın 2013 de yapmış olduğu çalışmada tespit edilen 485 adet diri fay yakın bir gelecekte 500'e çıkabilir. Türkiye’nin neredeyse tümü bu diri faylar üzerinde veya diri faylara yakın yerleşim yerlerinde yaşıyor.

FOTOĞRAF GALERİSİ

Ay’ın veya gezegenlerin deprem olmasına etkisi var mıdır?

Belli dönemlerde gezegenlerin özellikle de ayın ve güneşin çekim gücünün büyük depremleri bile tetiklediğini söyleyenler çıkıyor. Bu söylemlerin hiçbir bilimsel yanı bulunmamaktadır. Dünyada her gün deprem oluyor. Bu depremlerin bazılarının güneş veya ay tutulmasına veya gezegenlerin aynı hizada olduğu zamanlara denk gelmemesi mümkün değil.  Bu tamamen bir depremle bu olayların çakışmasından başka bir şey ifade etmez. Kozmik bir takım olayların depreme yol açtığına dair bir veri de bulunmamaktadır.

Hayvanlar depremi önceden tahmin edebilir mi?

Bu konuda araştırmalar yapılmaktadır. Başta köpekler olmak üzere gibi bazı evcil  hayvanların, hatta yılan, karınca gibi yabani hayvanların depremleri önceden hissettikleri iddia edilmektedir. Ancak bu söylentiler depremlerden sonra çıkmakta ve sonra kaybolmaktadır. Bazı hayvanların depremi daha önce hissettiklerine yönelik çalışmalar vardır ama bu konuda ortak bir görüş bulunmamaktadır. 

Depremin büyüklüğü ve şiddeti arasındaki fark nedir?

Bir depremin büyüklüğü deprem sırasında açığa çıkan enerjinin ölçüsüdür.  Deprem büyüklüğü Richter ölçeğine göre 1-9 arasında derecelendirilir. Büyüklüğü 1 olan depremler en küçük, büyüklüğü 9 olan depremler ise en büyük depremlerdir.  Şiddet ise açığa çıkan enerjinin yer yüzeyinde kurulmuş olan yapılara verdiği hasarın ölçüsüdür.  Depremin şiddet ölçeği İtalyan volkanolog Giuseppe Mercalli tarafından geliştirilmiştir ve 1 -12 arasında derecelere sahiptir.  

Deprem dalgası nedir?

Deprem dalgası; bir noktada yüzlerce bazen de binlerce yıl birikmiş enerjinin, kırılma sonucunda açığa çıkarak yeryüzüne yayılmasıdır.

P ve S Dalgaları: İlk dalga P dalgasıdır.  Bu dalgalar çok hızlıdır. Yeryüzüne paralel hareket ederler ve akordiyon gibi sıkışıp açılırlar. Yıkıcı özellikleri yoktur. Özellikle depremin merkezine uzak olan bölgelerde ilk hissedilen dalgalar P dalgalarıdır. İkincil dalga olan S dalgaları P dalgalarından daha yavaştırlar. Sadece katı cisimler içinde yol alabilirler. Bu dalgalarla depremin yıkıcı etkisi başlamış olur. Bu iki dalga Cisim Dalgası olarak bilinir.

Love ve Rayleigh Dalgaları: Bu iki dalga türü yüzeyde hareket ederler. Yüzey dalgası olarak da bilinirler. Yıkıma neden olan dalgalar bu dalgalardır. Hem düşey hem de yatay yönde sallantı yaparlar. Bu dalgalar en büyük hasarı gevşek zeminlerde yaparlar.

FOTOĞRAF GALERİSİ

Dünyada son yüzyılda bugüne kadar meydana gelmiş en büyük depremler hangileridir?

Dünya’da bu güne kadar meydana gelmiş en büyük deprem 1960 yılında Şili’de meydana gelen 9.5 büyüklüğündeki depremdir. 1964 Alaska depremi (9.2), 1961 Alaska Depremi (9.1), 2004 Endonezya depremi ( 9.1) ve 2011 Japonya depremi (9.0) dünyadaki diğer büyük depremlerdir.

Türkiye’de son yüzyılda meydan gelmiş en büyük depremler hangileridir?

Türkiye’de 1939 yılda meydana gelmiş olan Erzincan depremi (7.9), 6 Şubat Kahramanmaraş depremleri (7.7 ve 7.5) ve 1999 Gölcük Depremi (7.4) Türkiye’de kayda geçmiş en büyük depremlerdir. Bu depremler çok büyük can ve mal kayıplarına da yol açmışlardır.

Fay nedir? Arazide nasıl görünür?

Faylar basit bir tanımla yer kırıklarıdır.  Faylar özellikle büyük depremlerde yüzeye kadar kırılarak izlerini belli eden düzlemsel yapılardır. Yerbilimciler için yüzey kırığı denen bu izler meydana gelen deprem hakkında çok fazla bilgi verdikleri için çok değerlidirler. Faylar arazide yanal veya düşey atımlarla (dereleri, çitleri, tarlaların ötelenmesi), fay breşleri ve fay aynalarıyla net olarak tanınırlar  

FOTOĞRAF GALERİSİ

Tsunami nedir?

Japonca Liman dalgası anlamına gelen tsunami depremler,  volkanik patlamalar, denizaltı heyelanları ve asteroit çarpmaları sonrasında görülen, tedbir alınmazsa çok büyük can kayıplarına yol açabilecek bir doğa olayıdır. Çoğunlukla kıyıya büyük dalgalar halinde vurur. Özellikle okyanuslarda açık denizlerde meydana gelir. Dalgaların ilk çıktığı nokta,  okyanuslardaki depremin odak noktasıdır.  Burada oluşan derin çukurlara dolan su daha sonra büyük bir hızla sahile doğru ilerler ve sahile vurunca çok büyük zarar verir. Tsunami dalgaları yaklaşık 800 kilometre hıza kadar ulaşır. Kıyıya ise 120-130 kilometre hızla vurur. Türkiye’de Akdeniz ve Ege denizinde tsunami riski vardır. Marmara denizinde tsunami depremin etkisiyle harekete geçebilecek denizaltı heyelanlar yüzünden olabilir. Ama hiçbir zaman pasifik okyanusunda meydan gelen tsunamiler kadar büyük ve can alıcı olmaz.

FOTOĞRAF GALERİSİ

Deprem olan bölgede binalar neden yıkılır/yıkılmaz?

Son yıllarda dünyanın her yerinde meydana gelen depremlerden sonra yaşananlar medya tarafından canlı olarak yayınlandığı için izleyenler deprem olan bölgedeki tüm yerleşim yerlerinin yıkıldığını sanmaktadır. Oysa deprem olan bir bölgede yıkılmayan bina sayısı yıkılanların kat kat üstündedir.

Deprem sırasında yıkılan binalar çoğunlukla alüvyon üzerine yani gevşek zeminlere yapılmış, ya mühendislik hizmeti almamış ya da yanlış almış binalardır. Bir bina yapılırken zemin -bina ilişkisi iyi kurulmuşsa o binanın depremde enkaz haline gelmesi mümkün değildir. Sağlam zemine yapılmış bir bina doğru projelendirilmişse yıkılması mümkün değildir.

Yakınından fay geçen her bina yıkılır mı?

Yıkılmayabilir. Bir bina gerekli mühendislik hesaplamaları yapılarak inşa edilmişse fay çok yakınından geçse bile ayakta kalabilir. Ancak bu,  “faya yakın ve kötü zemine sahip yerler yerleşime açılabilir” olarak algınlanmamalıdır.  Bir bina kötü zemine yapılmış olsa bile, eğer iyi bir mühendislik hizmeti almışsa 6 Şubat depremlerinde örneklerini gördüğümüz gibi ya zemine gömülür ya da yan yatar. Ama aynı binalar sağlam zeminde olsalardı, depremi zararsız atlatacaklardı. Diri fayların geçtiği yerlerden ve kötü zeminlerden uzak durmak depremin sorunsuz atlatılacağı anlamına gelir. Son depremde yıkılan bina –yıkılmayan- bina – zemin durumuna bakılacak olursa yıkılan binaların çok büyük çoğunluğu yakınından fay geçmese bile  kötü yani gevşek zeminde yapılmış binalardır. Önemli olan sağlam zemine sağlam bina yapılmasıdır. Aksi taktirde depremlerde yıkım yaşamaya devam edeceğiz.

İyi zemin-kötü zemin nedir?

Çok basit bir tanımlama ile iyi zemin kayadan kötü zemin gevşek malzemeden oluşur. Bu iki zemin deprem dalgalarına farklı tepki verirler. Deprem dalgaları sağlam zeminlerde küçülür kötü zeminlerde ise büyür. Böylece dalgalar gevşek zeminlerde büyük hasarlara yol açarlar.

 

Örnek 1: Gölcük merkezli 17 Ağustos depreminde deprem merkezine yaklaşık 100 kilometre uzakta olan Avcılar’da 976 kişi ölürken depremin merkezine sadece 17 kilometre mesafede olan Hereke’de yıkım olmadı.  Bunun nedeni Hereke’nin sağlam kaya üzerinde kurulmuş olmasıydı.

 

Örnek 2: Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremleri bu konuda en acı örneklerin yaşandığı bir deprem. Depremin merkezine yakın ama sağlam kaya üzerinde kurulmuş yerleşim yerleri zarar görmezken, merkeze uzak birçok ilde büyük can ve mal kayıpları meydana geldi. Aynı köyde sağlam zeminde kurulmuş evlerde zarar gözlenmezken, 40-50 metre uzaklıktaki gevşek zemin üzerinde kurulmuş evlerde büyük yıkımlar oldu.

FOTOĞRAF GALERİSİ

Zemin etüdü nedir?

Zemin etüdü büyük bir yerleşim yeri, site veya parsel bazında tek bir bina planlanırken yapılması gereken bilimsel bir çalışmadır. Zemin etüdünün yapılmasındaki amaç bir yapının statik ve mimari projesi hazırlanırken zemine oturacak olan temelin statik veya dinamik yüklere karşı nasıl davranacağının belirlenmesidir. Daha basit bir anlatımla zemin etüdü, yapılacak bina ile zemin ilişkisinin nasıl olacağını ortaya koyan bir çalışmadır. Zeminin özellikleri ortaya konarak yapılan bir binanın yıkılma olasılığı yoktur.

Zemin sıvılaşması nedir?

Zemin sıvılaşması basit olarak zeminin sıvı gibi davranması olarak tanımlanabilir. Sağlam zeminlerde zemin sıvılaşması olmaz. Zeminin sıvılaşması için zeminin gevşek ve suya doygun bir zemin olması gerekir. Bu tür zeminlerde çok büyük yıkımlar olmaktadır. Bu tür zeminler hem deprem dalgalarını büyütür hem de sıvılaşarak üzerlerine yapılmış binaların zemine çökmesine veya yan yatmasına neden olur. 6 Şubat depremlerindeki yıkımlarda zemin sıvılaşmalarının çok büyük etkisi olmuştur.

Zemin sıvılaşması riski gevşek zeminlerde görülür ve  bu zeminlerde her zaman büyük yıkımlar meydana gelir.

FOTOĞRAF GALERİSİ

Kum Volkanı Nedir?

Kum volkanlarının ortaya çıkmasının nedeni zaten kötü zeminlerdir. Suya doygun zeminler genellikle kum ve silt gibi malzemelerce zengindir. Deprem başladığı zaman meydana gelen titreşimler sonucu oluşan aşırı basınç,  zeminin sıvı gibi davranmasına neden olur.  Basınç yüzünden  aşağıdaki kum ve siltten oluşan malzeme bazen ince çatlaklardan yayılarak, çoğunlukla da   kum ve silt fışkırmaları olarak kum volkanları şeklinde yüzeye çıkar. 6 Şubat depremlerinde yıkımın yoğun olduğu alanların büyük bir kısmında kum volkanlarının gözlenmesi, yerleşimlerin büyük çoğunluğunun faya yakın veya fayın üzerindeki kötü zeminlerde planlandığının acı bir göstergesi.

FOTOĞRAF GALERİSİ

Deprem ışıkları gerçek mi?

Son yıllarda yapılan çalışmalar deprem ışıklarının gerçek olduğunu ortaya koymuştur. Deprem ışıkları her depremde gözükmemesine rağmen bazı depremlerde oldukça net olarak gözlenmiştir. Bu ışıkların deprem öncesinde de gözüktüğü rapor edilse bile çok büyük bir sayı değildir. Işıklar çoğunlukla deprem sırasında ortaya çıkmaktadırlar. Işıkların oluşumları ilgili  mantıklı açıklama oksijen iyonizasyonudur. Dünyada gerçekleşen depremlerin sadece % 5'inde gözlenen bu ışıklar en son 6 Şubat depremlerinde de gözlenmiştir. Ancak deprem ışıklarından yola çıkılarak deprem olup olmayacağını tahmin etmek çok zordur.

Depremlerin faydası var mıdır?

Depremlerin değil ama depremlerin meydan gelmesine neden olan fayların birçok yararı vardır. Yani depremler aslında yararlı doğa olaylarıdır. depremlerin binaların yıkılmasında  en küçük bir kusuru bulunmamaktadır. Maden yatakları, Jeotermal enerji, ovalar,  mağaralar, kaplıcalar, şelaleler ve su kaynakları faylar sayesinde meydana gelmiştir.

FOTOĞRAF GALERİSİ

Yapısal hasar nedir?

Bir bina yıkıldığında binanın yapı elemanlarının verdiği hasar yapısal hasardır. Yani yapısal hasarlar yıkılan binaların verdiği hasarlardır.

FOTOĞRAF GALERİSİ

Yapısal olmayan hasar nedir?

Yıkılmayan binalarda bir dairenin içinde bulunan, avize, gardırop, kitaplık vb. gibi eşyaların verdiği hasarlardır. Bu eşyaların zarar vermemesi için mutlaka sabitlenmeleri gerekir. 

FOTOĞRAF GALERİSİ

Erken uyarı sistemi can kurtarır mı?

Hayır kurtarmaz. Erken uyarı sistemleri deprem olduktan sonra sinyal gönderir. Bu sinyal depremin yerleşim yerine olan uzaklığına göre birkaç saniye ile 15-20 saniye arasında değişir. Sistemin amacı sanayi tesislerini, metroyu veya trenleri durduracak mekanizmayı harekete geçirmektir. Depremde can kurtaracak tek şey sağlam binalardır.

Depremden korunmanın bir yolu var mı?

Depremden korunmanın tek bir yolu var: O da bilime ve bilimsel verilere inanmaktır. Bilimin ışığında sağlam zeminlerde yapılmış ve iyi bir mühendislik hizmeti görmüş binalarda oturmak depremin olumsuz etkilerini ortadan kaldırır. Bu yol çok basit ve kolaydır. Depremden korunmanın başka bir yolu yoktur.

Yaşam üçgeni efsanesi

“Bir binanın yaşam üçgeni neresidir”? sorusu baştan yanlış sorulmuş bir sorudur. Binalar inşa edilirken yapılan projelerde binanın yaşam üçgeni diye bir tasarımı olmaz. Yaşam üçgeni de doğru bir tanım değildir. Doğrusu yaşam boşluğudur ve maalesef sadece yıkılan binaların içindeki bazı eşyaların direnmesi sonucunda ortaya çıkan boşluklardır. Yani yaşam üçgenleri ya da boşlukları hiçbir zaman animasyonlarda gösterildiği gibi bir boşluk değildir.  Bazen üçgen de olabilir ama çoğunlukla küçük bir boşluktur.

Amacımız yaşam boşluklarında kalarak kurtulmak değil yıkılmayan binalarda yaşamak olmalıdır.

Yaşam boşluğu gibi yaşama şansı çok az olan gereksiz ayrıntılarla uğraşmak yerine sağlam binalarda yaşamak için gayret göstermeliyiz.

Hangi cisimler yaşam boşluğu oluşturabilir?

Dayanıklı, çok yüksek olmayan geniş hacimli bazı cisimler (Çamaşır makinesi, çekyatlar, para kasaları, buzdolapları vb.), yıkılan bir binanın yapı elamanlarının da desteğiyle tamamen ezilmezler. Bu eşyalar enkazda bazen boşlukların oluşmasını sağlayabilir. Bu boşluklar kalan birinin çok az da olsa yaşama şansı olabilir. Ancak bu durum öyle abartılı anlatılıyor ki yaşam boşluğu oluşturabilecek cisimlerin yanına yatılırsa kurtulma şansının çok yüksek olacağı sanılıyor. Bu yanlış bir yaklaşımdır.

Yaşam boşluğunda kalarak kurtulanların sayısı depremde ölenlere oranla % 1’den bile azdır.

FOTOĞRAF GALERİSİ

Çök - Kapan - Tutun doğru bir hareket midir?

Bu hareket insan anatomisine uyan bir hareket değildir. Normal bir durumda bile bu hareketi yapmak insanları zorlamaktadır. Bu hareket yıkılan binalar için değil yıkılmayan binalar için önerilmektedir. Ayrıca deprem sırasında eğer binanız yıkılmıyorsa güçlü bir şekilde bir noktaya tutunarak oturup, depremin bitmesi beklenmelidir. Bu durumda bile kafayı yere eğmek yerine dik tutarak etrafa bakmak daire içinde neler olduğunu görmek açısından çok önemlidir.

Masa altına girmek hayat kurtarır mı?

Bu soruya hem kurtarır hem de kurtarmaz diye yanıt verilebilir. Bazı ülkelerde “masa altına girin” diye uyarılar yapılmaktadır. Bu uyarının temelinde binanın çok sağlam olması yatmaktadır. Sağlam binalarda masa altına girmenin amacı sarsıntı sırasında yukarıdan düşecek cisimlere karşı korunmaktır. Evlerin bir veya iki katlı ve çoğunlukla ahşap olduğu dönemlerde deprem sırasında masa altına girerek korunmak mümkündü. Ancak şimdi 8- 10 katlı ve binlerce ton ağırlığında bir betonarme binanın yıkılması halinde bir tahta masanın böyle bir binadan sağlam çıkması olanaksızdır. Yani binamız sağlamsa masa altına girebiliriz ama binamız sağlam değilse masa altına girmek yaşam kurtarmaz.

Amacımız masa altlarına girerek kurtulmak değil yıkılmayan binalarda yaşamak olmalıdır.

Nasıl bir deprem çantası?

Gerek önerilen gerekse satışı yapılan “deprem/acil durum çantaları” 23 yıldır evrim geçiriyor ama henüz doğru bir donanım bulunamadı. Öncelikle önerilen deprem çantasının kapasitesi ile önerilen malzemeler arasında ciddi dengesizlikler var. Önerilen malzemeleri böyle bir çantaya sığdırmak mümkün değil. Deprem çantası içinde bulunan yiyeceklerin belli aralıklarla değiştirilmesi başka bir problemdir.  Ayrıca, deprem çantası enkaz altında kalanların yaşamasına yardım edecek bir malzeme de değildir. Bu nedenle deprem sonrasında eviniz sağlam ama dışarı çıkmak isterseniz sırt çantanıza buzdolabında bulunan kuru yiyecekleri ve suyu alarak çantaya koyup dışarı çıkmak daha mantıklıdır.

İlaçları unutmayın…!!!

Deprem sonrasında başta yiyecek ve içecek olmak üzere her türlü yardım gelebilir. Ancak kullandığınız ilaçları bulamazsınız. Bu nedenle ilaçlarınızı mutlaka yanınıza alın.

Toplanma bölgesi nedir?

Toplanma bölgesi deprem sonrası evlerinden çıkan vatandaşların tehlikeden uzaklaşmak için toplandıkları, evlerine en yakın park veya düzlük alanlardır. Bu alanlar çok uzun süreli barınma yerleri değildir. Sadece durum değerlendirmesi yapılarak, yetkililerden nasıl hareket edileceğinin öğrenildiği yerlerdir.

Toplanma bölgemi nasıl öğrenebilirim?

E-Devlet’e girildikten sonra “Acil toplanma Alanı Sorgulama” başlığından, il, ilçe, köy/mahalle, cadde ve sokak yazılarak toplanma alanı öğrenilebilmektedir.

Binam ne kadar sağlam?

Bir binanın depreme dayanıklı olup olmadığını anlamanın tek yolu dayanıklılık testi yapmaktır. Ancak binanın mimari ve statik projesinin de elinizde olması gerekir. Aksi takdirde sağlıklı sonuç elde edemezsiniz. Bu test için en doğru adres İnşaat Mühendisleri Odası’nın önereceği adreslerdir.

Zeminim ne kadar sağlam?

Üzerinde bir bina zemin hakkında bilgi sahibi olmak sadece merakınızı giderir. Zemin iyi ise sorun olmaz ama zemin kötü ise en azından başka bir eve taşınma planı yapılabilir. Eğer yeni bir bina yapıyorsanız zemin etüdü yaptırarak binanızı bu zeminin özelliklerine göre yapabilirsiniz. Bu konuda da Jeoloji Mühendisleri odasından yardım alabilirsiniz. Evinizin zemin durumunu öğrenmek için https://tdth.afad.gov.tr   adresine girerek il, ilçe ve köy yazarak zemin sınıfını öğrenebilirsiniz.

Afet yönetimi nedir?

Afet yönetimi; afet riski olan bölgelerde yaşayan insanları korumak için yapılan ve temeli "problem çözmek değil, problemin oluşmasını engellemek" üzerine kurulmuş çalışmaların tümüdür. Afet yönetimi çalışmaları bir olayın gerçekleşme olasılığı olduğu alanlarda olay gerçekleşmeden önce başlamalıdır. “Risk Yönetimi” denen bu çalışmalar zararı azaltmak veya tamamen yok etmek üzerine kurulmuştur. Bu ilk aşamanın ana amacı riske göre tedbirler almak ve olay gerçekleştiği zaman afete dönüşmesini engellemektir. İkinci aşama ise kriz Yönetimi aşamasıdır. Arama kurtarma ve iyileştirme çalışmaları bu aşamanın içeriğini oluşturur. Can ve mal kayıpları da bu aşamada gerçekleşir.

Afet yönetiminin amacı risk yönetimine ağırlık vererek krizin oluşmasını engellemektir. Risk yönetimi çalışmalarına ne kadar ağırlık verilirse kriz yönetimi çalışmaları o kadar hafif geçer. Kriz yönetiminin çok hafif geçtiği olaylar ise asla afete dönüşmez can ve mal kayıpları ise çok azdır veya hiç yoktur. Ayrıca iyi bir risk yönetimi, söz konusu olayın en az maddi zararla kapanmasına da neden olur.